22 Mayıs 2018 Salı

Hamilelikte Mide Bulantısını Azalltmak İçin Öneriler


   
Belki de çoğu gebenin en çok şikayet ettiği konulardan biri olan bulantı –kusma bireyden bireye değişiklik gösterebilir, hatta ilk gebelikte yaşamayıp 2. Gebeliğinde yaşayan anne adayları da olabilir.
     Genellikle en yoğun yaşanan dönem gebeliğin ilk 12 haftasıdır.
     Bulantı vücutta artan BetaHCG hormonu olarak adlandırılan hormon sonucu oluşan bir durumdur, artan koku hissetme duyusu da bulantıyı tetikler.
      Aslında bulantı , bebeğin organlarının oluştuğu ilk 3 aylık dönemde annenin herşeyi yemesini engelleyen bir mekanizma olarak da  kabul edilir.
    Özellikle halk arsında bebeğin  saçı çıkıyor veya bebek çok saçlı o yüzden mide bulantısı yaşanır söylemi doğru değildir.
   Eğer tiroid rahatsızlıkları, idrar yolu enfeksiyonu gibi durumlar da mevcutsa mide bulantısı artabilir.
     Mide bulantısını azaltmada aşağıdakileri uygulayabilirsiniz;
  • ·         Bulantıya sebep olan yiyecekleri yememek
  • ·         Az ve sık yemek
  • ·         Tuzlu birşeyler yemeye çalışmak
  • ·         Çok sıcak ve soğuk yiyeceklerden kaçınmak
  • ·         Katı ve sulu yiyecekleri aynı anda almamak
  •       Sabah yataktan kalmadan tuzlu kraker yiyerek bir süre bekledikten sonra yataktan kalkmak 
  •     Çok yağlı ve tuzlu gıdalardan uzak durmak,
  •     Yemek esnasında değil öğün aralarında su içilmek,
  •     Limon, zencefil çayı ve limonata bulantıyı gidermeye yardımcıdır. Taze zencefilden bir kaç dilim kesip bir fincan sıcak suya atarak 10 dakika demlenmesini bekledikten sonra çay gibi içebilirsiniz. Hatta bazen zencefili koklamak bile mide bulantısını geçirebilir. Yine aynı şekilde limon koklayabilir ya da çayınıza bir iki damla limon suyu ekleyebilirsiniz
  •       Tüm bunlara rağmen bulantı geçmiyor ve artıyorsa , annede kilo kaybı yaşanıyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır
Sevgiyle Kalın:)



5 Mayıs 2018 Cumartesi

Energetix Nedir

Energetix ile tanışmam  
Bundan yaklaşık 5 ay önce kemoterapi nin ikinci dozundan önce sevgili arkadaşım Elif elinde bir bileklikle bana geldi,bu bileklik Energetix takılarından biriydi ve bana çok iyi geleceğini , mutlaka denemem gerektiğini , zaten bir yan etkisi ,zararı da olmadığı için rahatlıkla kullanabileceğimi söyledi.Ben de kullandım ve inanılmaz faydasını gördüm, ağrılarım azaldı , mide bulantısı, diğer olumsuz yan etkilerin çoğu azalmıştı , şu an takılarım her daim üstümde .

Peki nedir bu Energetix takıları?

Energetix Takılarını diğer takılardan ayıran en büyük özellik; takıların içine entegre edilmiş Neomidyum mıknatısların bulunması. 
Bu mıknatısları diğerlerinden ayıran özellik ise; şu anda kullanılan en kuvvetli mıknatıslar ve de etkilerinin bitmesi, tükenmesi olmadığı gibi herhangi bir bakıma da ihtiyaç duymamaları. Etkisi yüzyılda %1 oranında azalma gösteriyor.
Mıknatıslar vücutta, kan dolaşım sistemi düzenlemekten, sinirsel uyarıma bağlı hormon bezlerinin aktivasyonuna kadar vücutta birçok olumlu etkiye sebep veriyor. 

Vücudun temel işleyiş fonksiyonlarındaki aksaklıkları düzene koyduğundan, temelden adını saymakla bitiremeyeceğimiz birçok rahatsızlıklarda bir rahatlama sağladığını gözlemliyoruz.
Mıknatısla Manyetik Terapi uygulamanın, en güzel yanı da ; %100 yan etki olmaması.Ağızdan alınan, vücutta kimyasal tepki yaratabilecek bir ürün değil. Bu konuda yapılmış yüzlerce çalışma, her seferinde yan etki olmadığını ortaya koymuş. 
Kullanıcıların istatiki olarak %92 sinde olumlu etkide bulunmuş.
Çin tıbbına göre insan vücudunun yaşamsal faaliyetinin devamı için gerekli olan Manyetik alanın 600-800 gauss olduğu, kaliteli bir yaşam için ise 1200 gaussluk bir Manyetik alanın yeterli olabileceği söylenmiş. 
Energetix takılarının %95 1200 gaussluk mıknatıslarla donatılmış durumdadır.

  •                                            Çocuklar için de sevimli takılar mevcut

Özellikle Manyetik alan gücü en kuvvetli ürünler olarak 2200 gauss gücünde olan kalp denilen ürün oldukça etkili .Ve kapağıyla beraber gelen ürün, vücudun her bölgesine kıyafet üzerine kapağıyla sıkıştırılarak uygulanabilir olması açısından da en çok satılıp kullanılan ürünlerdir.
Bunun yanında 2. Sırayı; içtiğimiz "ölü su" diye tabir edilen konserve suları, Manyetik alan yaratarak, doğa da bulunan kaynaktan ilk çıkmış su haline geri kavuşturarak, "canlı su"( molekül yapısı ince, partikülleri en küçük boyuta indirgenmiş, içildiğinde hücre zarından içeri nüfus edebilecek küçüklüğe ulaşmış) içmemize ve de Sudan maximum faydayı sağlamamıza sebep oluyor.
Bu suyun da faydaları saymakla bitmiyor gerçekten... Kendi başına da çok özel bir ürün olmasının yanında, tavsiye edilen kombine tedavi etkisi açısından, hangi ürün alınırsa alınsın yanında mutlaka bir de su çubuğu kullanılması yönünde.
Vücuda bu yolla suyla alınan oksijen ve diğer minerallerin, vücuda uygulanan mıknatıslarla da kan dolaşımı düzenleyip sirkülasyonu sağlanmış oluyor

Yine sağlık seti olarak düşündüğümüzde bu setin bir diğer ürünü sayılabilecek tabanlıklar da ise 6 adet mıknatıs ayak altındaki refleksoloji noktalarına denk getirilmiş haldedir. Ve bu sayede vücudun birçok noktasına ve genel yorgunluk haline etkisi büyüktür.

Önemli olan eğer bir kişinin sağlıkla ilgili bir problemi olduğunda, problemli olan bölgenin tespiti ve teşhisinden  yola çıkılarak doğru ürünün kullanılması gerekiyor.
Manyetik Alan neden gerekli?

Dünyamız bir manyetik alanın içersinde , eğer bu manyetik alan olmasaydı yaşam da olamazdı, çünkü dünyadaki bu manyetik alan bizi güneşten direkt gelen zararlı solar ışınlardan ve kozmik radyoaktif ışınlardan koruyor,
İlk uzaya giden astronotlar dünyaya döndükten sonra vücutlarında ağrı, eklem ağrısı gibi rahatsızlıklar yaşadıkları görülmüş , bunun da sebebi araştırıldığında dünyada bulunan manyetik alanın dışında bir süre yaşadıkları için ortaya çıktığı sonucuna varılmış.
Onların tedavisi olarak da bu ürünler üretilmiş ve alternatif bir tedavi olarak kullanılmaya başlanmış.1976 ise Prof.Nakagawa 12.000 uykusuzluk, kronik ağrı, huzursuzluk yaşayan hastada bir araştırma yapmış, ilk alınan kan örneklerinde Alyuvarların(. Görevleri içlerinde taşı­dıkları hemoglobin molekülü sayesinde oksijen ve karbondioksit taşımaktır.) kirli bir Demir görünümünde ve birbirine yapışık olduklarını görmüş, daha sonra bu hastalara 2 ay boyunca manyetik bant uygulaması yapılmış  ve sonuç;
%92 oranında hastada alyuvarların birbirinden ayrılmış olduğu ve hastaların şikayetlerinin bittiği olumlu sonuç elde edilmiş, en önemlisi de %100nde herhangi bir yan etki olmaması👍🏻😊
Aslında manyetik alanla tedavinin geçmişi yaklaşık 3000 yıllık, ilk olarak Kleopatra nun takılarında mıknatıs a rastlanmış, şamanist şifacılar da kullanmış, Osmanlı da da kullanılmış ve çok eski zamanlarda yük ve insan taşıyan atların dinlenmesi için üzerlerine manyetik örtü örtülürmüş.
Psikolojik mi?
Psikolojik olup olmadığını ölçmek için de bir araştırma var ;
Erken dönem çocuk felci ve kas tutulması olan 50 hastadan 29 una manyetik tedavi, 21 ine de placebo uygulanmış , sonuç;manyetik tedavi olanların %80 i iyileşirken, pleaebo ilaç alanlarda %10 iyileşme görülmüş.

Etkileri saymakla bitmiyor,
Alyuvarların kanda ayrışarak görevini tam olarak yapmasını sağlıyor
Hormon bezlerinin aktivasyonunu sağlıyor
Melatoninin daha fazla salgılanmasını sağlıyor(ki kanser oluşumunu engelleyen faktörlerden biridir)
Seratoninin daha fazla salgılanmasını sağlıyor.

Bu kadar faydası olan, hiç bir yan etkisi olmayan , ayrıca takıları da dizayn olarak şahane olan takıları kullanmamak için bir sebep yok, ayrıca paslanmaz çelikten yapılan takılar cilde zararsız ve alerji yapmaz.
Bir rahatsızlığınız olsun olmasın mutlaka bu takılardan bir kaç tanesini üstünüzde taşımanızı şiddetle öneriyorum.
Takıların  modellerini , akıllı telefonunuza Energetix uygulaması olarak indirebilir ve oradan inceleyebilirsiniz.
Temin etmek için de bana ulaşabilirsiniz .

Sevgiyle kalın😊

Meme Ucu Yaraları Nasıl Önlenir?

💙Çoğu yeni annenin en büyük kabusudur meme ucu yarası, neredeyse  bu sorunu yaşamayanımız yoktur , o yüzden sizin için aşağıdaki videoyu çektim,
işinize yaraması dileğiyle,
sevgiyle kalın:)👇

26 Nisan 2018 Perşembe

Ek Gıda Sürecinde Doğru Bilinen Yanlışlar

👇Ek gıda sürecinde neleri yanlış biliyoruz onlarla ilgili kısa video aşağıda,
iyi seyirler💙

25 Nisan 2018 Çarşamba

Tamamlayıcı Beslenmeye(Ek Gıda) Geçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

💜Tamamlayıcı beslenme çoğu annenin korkulu rüyası, çünkü hepimiz çocuğumuzu doğru beslediğimizden emin olmak istiyoruz, bu sebeple de bazen en doğrusunu yaparken bir sürü yanlış yapabiliyoruz.
Aslında bir kaç önemli noktayı bilmek , ne zaman ve nasıl ek gıdaya geçmemiz gerektiği hakkında bilgi sahibi olmak bebeğimizi doğru şekilde beslemek için yeterli olacaktır,
işte ek gıda ile ilgili ilk videomuz aşağıda ilgilenen annelere gelsin:)👇


24 Nisan 2018 Salı

Anne Sütü Nasıl Artar?

Bu sefer size uzun ve sıkıcı bir yazı yazmaktansa bir kısa video çekip paylaşmak istedim,
sorularınızı buradan ya da instagram üzerinden de sorabilirsiniz,

Sevgiyle Kalın:)



25 Aralık 2017 Pazartesi

Ek Gıdaya Geçiş ve Çocuklarda Obezite Arasındaki Bağlantı



Dünyada her yıl binlerce çocuk açlıktan ölüyorken, diğer yanda binlerce çocuk obezite ile savaşıyor maalesef.
Peki Türkiye'de durum nedir diye bakarsak , biz de yavaş yavaş çocukluk obezitesi ile tanışmaya başladık hatta bu günlerde bu oldukça fazlalaştı.Bu durumun ek gıdaya geçişle de ilgisi var , fakat en büyük faktör tabi ki çok miktarda katkı gıdalı ürünler, mısır şurubu, rafine şeker gibi zararlı gıdaların fazla tüketilmesi , tüketilmeye teşvik edilmesi ve çocukların bunlarla erken yaşta tanıştırılması.
Dünyadaki tüm ülkelerin katıldığı, 2001 yılındaki 54. Dünya Sağlık Örgütü Toplantısında ;
                Anne sütü ile beslenen bebeklerde tamamlayıcı besinlere 4-6 aylar arası yerine, 6. ayda başlanması kararı alındı.Ek gıdaya geçişte ise , bu gıdalar anne sütü yerine değil anne sütünün yanında verilmeli kararı alınmıştır.
Peki neden ek gıdaya erken geçmeyelim?
Çünkü henüz bebeğimiz ek gıdayla tanışmak için fizyolojik açıdan hazır değil, öncelikle bebekte yutma refleksinin gelişmesi 6. aydan itibaren gelişiyor, vücudundaki organların besinleri sindirmesi de(böbrek, karaciğer, bağırsaklar v.b) ancak yine 6. aydan itibaren ek gıdayı sindirmeye hazır hale geliyor.Ayrıca  6. aydan önce başlanan ek gıdada ,
·         bebekte alerji riski artar,
·         Zatürre gibi rahatsızlıkların olma olasılığı artar,
Bu sebeplerden dolayı erken ek gıdaya geçiş sürecinde aslında bebeğimize zarar vermiş oluyoruz, ve bu verdiğimiz zararı zaman içersinde bebek büyüdükçe çeşitli hastalıklara sebep olduğunda görebiliyoruz.

 Bebekler
Tamamlayıcı Beslenmeye Geçmeye Hazır
Olunca bazı fiziksel gelişmeleri de tamamlamalarını bekliyoruz;
-Destekle ya da desteksiz oturmaya başlamış
                -Basını rahatça tutan
                -El, ağız ve göz koordinasyonu gelişmiş
                -Katı besinleri yutabilen
Elbette bunun yanı sıra , 6. aydan itibaren anne sütündeki çinko ve demirin azalması sebebi ile ,
                -Anne sütü ile beslenen altı aylık bir bebekte;
                Başta çinko ve demir olmak üzere bazı mineral gereksinimlerinin karşılanması için tamamlayıcı besine geçilmesi gerekmektedir.
Ek gıdaya geçişte önemli olan nokta , bebeğimizi optimal düzeyde beslemek olmalıdır;
yani eğer az miktarda beslersek bebeğimiz beslenme bozukluğuna bağlı olarak gelişim geriliği gösterecek , veya ayına uygun olmayan şekilde çok fazla miktarda beslenirse ör. fazla protein verme böbreklerine yük oluşturacağı için , ilerleyen yaşlarda hipertansiyon , obezite , şeker hastalığı gibi rahatsızlıkların görülme olasılığı artmaktadır.

Ek
Ek Gıda İle ilgili Doğru Bilinen Yanlışlar;
Ø  Yanlış: Gece sık uyanan bebeklere ek besin
verilmelidir.
Doğru: Bebekler ayrılma endişesi nedeni ile
6.ay civarında sık uyanırlar. Bu durumda
bebeğin kilo alımı, uykuya geçişteki uygulamalar
değerlendirilmelidir.
Annenin dinlenmesi, bebeğin doğru teknik ve sık aralarla emzirilmesi
ile süt yapımının artırılabileceği göz önünde
tutulmalı ve erken tamamlayıcı besinlere
geçilerek bebeğin hastalık riski artırılmamalıdır.
Ø  Yanlış:Ayda 1-1.5 kg alırken, ayda 500-600 gram almaya başlayan bir bebekte ek besine başlanmalıdır.
Doğru: Anne sütü ile beslenen bebeklerde 4-6 ay civarında kilo alımında duraklama gözlenebilmektedir.Tartı alımı sürekli aynı hızda
olmayabilir. Ayda en az 500 gram civarında alıyor olmak yeterli
Ø  Yanlış: Emdikten sonra hemen uykuya geçmeyen bebeklerde süt  yetmiyor endişesi ile ek besine başlanmaktadır.
Doğru: Bebek 4 ay civarında emdikten sonra hemen uykuya geçmeyebilir. Bu aylarda etrafa olan ilgisi artmıştır. Bu durum doğaldır.
Ø  Yanlış: Bazı bebekler tek başına anne sütü ile beslenirken ayda 1-1.5 kg alabilmektedir. Böyle hızlı kilo alan bebeklerde şişmanlığı önlemek amacı ile su başlanmakta, ek besinlere erken geçilmektedir.
Doğru: Anne sütü ile beslenirken gözlenen bu hızlı kilo alma daha sonra tartı artışında belirgin bir yavaşlama biçiminde seyretmektedir. Böyle bebeklere erken ek besine başlanmamalıdır,
Ø  Yanlış: Annenin yetersiz beslendiği düşünülen bebeğe altıncı aydan önce tamamlayıcı besine başlaması
Doğru: Anne dengeli beslenmiyorsa vitamin ve mineral desteği yapılmalı. İlk altı ayda 1200 ünite D vitamini vermek (artık rutin),  ama tamamlayıcı beslenmeye erken geçmemek
Ø  Yanlış: Sağlıklı beslenme adına bebeklere kırmızı et az veriliyor
ya da tamamlayıcı besinlere yağ eklenmiyor.
Doğru: Hayvansal besinleri erişkinler az, çocuklar fazla tüketmeli (genel olarak aşırı protein tüketiminden de kaçınarak). Bebekler için en sağlıklı yağ zeytinyağıdır.

ü  Bilimsel araştırma sonuçlarına göre obezitenin etiyolojisinde;
                -Erken tamamlayıcı besine geçmek
                -Hazır bebek mamaları ile beslenmek önemli bir faktör.
                Anne sütü ile beslenmek elbette obeziteden  koruyucu bir etken olarak ortaya çıkmaktadır.

Bir sonraki yazıda ek gıdaya geçerken nelere dikkat edelim , geçiş sürecinde ilk olarak bebeğimize neler verelim  onlardan bahsedeceğim,
Sevgiyle kalın:)













6 Aralık 2017 Çarşamba

Benim Hikayem 4





Bu yazıyı okuyorsanız gerçekten merak ediyor ve beni seviyorsunuz demek ki🙈
Bu gün 2. Seans kemoterapi biteli 10 gün oldu, 1. Nasıl geçti derseniz yerden yere vurdu desem az olmaz , 2. Seansta ilacı verirken de aniden bir alerji gelişti ve bayağı kötü bir deneyimdi ama 5 dk içinde hızla müdahale ederek geçirdiler , çok sık rastlanılan bir durummuş ama benim başıma ilk defa geldiği için oldukça korktum tabi, neyse ki sevgili Avil bana çok iyi geldi.
Bu ikinci seansa kadar elbette saçlarım oldukça döküldü, sevgili hemşirem 15. Günden sonra dökülmeye başlar dedi ve tam dediği zamanda koca koca tutamlar şeklinde saçlarım dökülmeye başladı, bu arada kafa derim çok acımaya ve ağrı yapmaya da başlayınca doğru kuaföre gidip saçları kısacık kestirdim, ve kestirir kestirmez büyük bir rahatlık geldi ağrı ve acılar geçti.
Bu süreci kızıma saç bakımı yaptırıyorum ve o yüzden bazen bu şekilde saçları kestirerek bakım yapılıyor diye açıklama yaptık, çünkü ilaç tedavi falan gibi açıklamalar kafasını karıştırabilirdi

Saçımı ilk kazıttığımda Deniz bana bakıp biraz ağlamaklı oldu sonra da anne keloğlana benzemişsin dedi  ve buna karşılıklı kahkahalarla güldük:)))

Tabi bu arada peruk da aldık hem de 2 tane , eğer benim durumumda olanlar varsa kesinlikle imitasyonları tercih edin derim çünkü gerçek saç peruklar çok güzel durmuyor ve sık bakım istiyor ayrıca da gereksiz pahallı, o yüzden benim tercihim imiyasyon olanlar oldu.

Bir diğer sorun ağız içindeki yaralar oldu, özellikle kemoterapiden sonra 10 gün içinde ortaya çıkıyor, iyi beslenmek çok önemli, sofrada her besinden olmalı, kurubaklagil ve protein(kırmızı et, balık vb) mutlaka öğünlerde bulunmalı. Eğer mide bulantısı çok olursa doktorunuzun yazdığı ilaçlar çok iyi geliyor.Benim çok fazla olmadı ama olduğunda da ilaçlarla geçirebildim.

Diş bakımı ve ağız bakımı için önerimse çok yumuşak fırçalı bir diş fırçası( benim kullandığım İsviçre markası Harika bir ürün mükemmel diş fırçası.ve tavsiye ediyorum, çünkü yaraları arttıran sert kıllı fırçalar oluyor, elbette fırçaladıktan sonra mutlaka her seferinde  yeni yaptığınız karbonatlı su ile ağzınızı çalkalamak olmalı, ben yarım su bardağına 1 çay kaşığı koyarak yapıyorum.

Bir diğer önemli sorun ise özellikle ilk bir hafta kan değerlerinin düşmesi sebebiyle yoğun bir yorgunluk, halsizlik hissedilmesi ve kemik ağrıları olabiliyor, ben bunları ilk seansta yoğun yaşadığım için , doktoruma ilettim ve bana bu seans sonrası için içinde vitaminlerin olduğu serum yazdı, sonrasında 3 gün bu serumu taktırdım ve oldukça faydasını gördüm .

Bir diğer bana önerilen ürünlerden bir tanesi Enaunt denilen , bir çeşit siyah üzümün mantardan korunmak için kendi bünyesinde ürettiği bir maddenin , özellikle kemoterapi döneminde hastayı zinde tuttuğu ve kötü hücreleri de vücuttan uzaklaştırdığı iddİası var.Bu dönemde bitkisel olan her şeyi denemek , tabi doktorunuza sorduktan sonra bence yapılmalı çünkü ben alternatif  tıbba inanan biriyim ve kesinlikle faydalı olduğunu düşünüyorum.Ama kesinlikle çok iyi araştırıp doğru kaynaktan bu ürünlere ulaşmak çok önemli.

Ve iki bitkisel destek daha kullanıyorum, bunlardan bir tanesi probiyotik olan , kemoterapinin barsaktaki yan etkilerini tamamen yok etti diyebilirim
Diğer ürün ise zerdeçal ekstresi, ayrıntılı bilgi zerdeçal-faydalari nda mevcut.






        Günler zor geçiyor bu süreçte, çok ağrı çektiğim zamanlarda bazen artık yeter tedaviye devam etmeyeceğim diyorum, daha iyi olduğum günlerde az kaldı dayan diyorum.
 Sevgili psikolog Serap Duygulu bu  durum için şöyle diyor , bu yaşananlar kutsal acılar, 
ne kadar da doğru,
yine de kutsal bile olsa kimsenin acı yaşamaması dileğiyle...                                                        

1 Kasım 2017 Çarşamba

Benim Hikayem 3



  Yine hastane yolu  gözüktü bana,
 çünkü onkotype(http://www.oncotypeiq.com/en-US) denen testin sonuçları geldi Amerika'dan,
sonuç orta düzey çıktı yani biraz kemoterapi görmem gerekiyor .
Peki nedir bu test derseniz , 
benim gibi erken teşhis meme ca(http://www.turkkanserdernegi.org/ )vakalarına kemo yapılsın mı yapılmasın mı testi kısaca, 
bu test dünyada sadece Amerika ve Yunanistan'da yapılıyor, o yüzden oldukça pahallı ama yapılması mutlaka gerekliliği kousunda önce doktorumuzun önerdiği ve bizim de inandığımız bir testti.
İyi ki de yaptırmışız çünkü bu test sayesinde standart olması gereken kemo dan (kemoterapi ismini ben kısalttım)daha az miktarda kemo ilacı almış olacağım🙏
Tedavi yarın başlıyor, heyecanlı mıyım ?Evet , hatta biraz gerginim:(İnsan böyle bir deneyimi kabullense de bu yaşta neden ben diye düşünmeden de edemiyor).
Bu ilaç yapılınca neler yaşayacağım, yan etkileri olacak mı ?Ağır mı geçecek kolay mı? Bir sürü bir sürü soru var kafamda .
Ve şunu öğrendim ki siz yaşamadıkça başkasının ne hissettiğini, acısının ne boyutta olduğunu anlayamıyorsunuz.
Geçirdiğim ameliyattan sonra öyle bir ağrı çektim ki daha önce çektiğim hiç bir ağrıya benzemiyordu, o yüzden herkes yaşadığını biliyor 
ve biri hakkında yorum yapmadan o kişinin ayakkabısıyla bir ay yürümelisin ki onu anlayasın diyor atasözü,o kişinin yaşadıklarını anlayabilmen için,,

Onkololoji doktoruyla görüşürken tabi ki ilk sorduğum saçlarım dökülür mü oldu, bunun benim için çok önemi yok ama canım kızım saçlarımı taramayı çok sevdiği için, ona nasıl açıklayabiliriz kısmını düşündüm tabi önce 
ve dökülme olma ihtimali yüksek olduğu için kuaföre Denizle gittim ve bakım için saçlarımı kestirmem gerekiyor deyip oldukça kısa kestirdim saçlarımı.
Döküldüğü zaman da bakım için kestirmem gerekti ama en yakın zamanda çıkacak diye bir  açıklama yapmayı düşünüyorum😉
Zor süreç kolay değil yaşayanlar benim için,
ama yine de çok şanslıyım,
erken teşhis edilmesi, doğruluğuna inandığım tedavileri yaptırmış ve ve yaptırıyor olmam, çok çok iyi doktorlara tedavi olmam, ailemin ,sevdiklerimin hep destek olması yanımda olması ..şükür💜
Ve bana bu aralar iyi gelen bir kaç cümle ;

"Bu sadece bir deneyim iyi olacaksın.Bu deneyimi aşacak ve iyi olacaksın.Deneyime teslim olma, ona sahip ol.İçindeki Potansiyele sığın.İyi olacaksın.Bu sadece bir deneyim.Senin yüklediğin kadar anlamı olacak hayatında, istersen basit bir deneyim.Anlam yükleme .İçinde büyütme.Potansiyelinin peşine düş, iyi olacaksın.." Aeden

Sevgiyle Kalın:)

22 Ekim 2017 Pazar

Gebelik Sürecinde Anne ve Bebeğin Sağlığı İçin Nelere Dikkat Edilmeli









Gebelik süreci annenin sağlığına özellikle dikkat etmesi gereken bir süreç, çünkü bu süreçte hem annenin hem bebeğin sağlığını etkileyen faktörler oldukça fazla,
özellikle bu dönemde  dikkat etmemiz gerekenleri sizler için özetledim,
keyifli okumalar:)

1.Çevresel Tehlikeler;

Eğer çalıştığınız ya da yaşadığınız ortamda radyasyon, kimyasal maddeler , enfeksiyon hastalıkları gibi tehlikeli durumlar mevcutsa , mümkün olduğunca bunlardan uzak durmak uygun olacaktır. Temizlik maddelerinin de içinde kimyasallar olduğu unutulmamalı, mümkün olduğunca onlar da kullanılmamalıdır .Günümüzde yoğun trafik ve yol açtığı çevre kirliliği de hamileliği etkileyen faktörlerden maalesef,ne kadar mümkünse o kadar uzak durulmalı ,

2.Egzersiz ve Sağlıklı Beslenme
Araştırmalar gösteriyor ki özellikle yüzme ve yürüme gibi düzenli yapılan egzersizler kan dolaşımın artmasına ve dolayısıyla bebeğin beyin gelişimine destek olmakta, bunun yanında dengeli beslenip aşırı kilo almamak da çok önemli.Ayrıca gebelikte yaşanabilen bacak krampları, varisler ve sırt ağrıları için de egzersiz , bu şikayetlerin azalmasını sağlıyor.
Özellikle yüzme egzersizi uzmanlar tarafından en çok önerileni, çünkü yüzme sırasında kol , bacak ve karın bölgesindeki tüm kaslar çalışıyor,ayrıca yaralanma olasılığı yani düşme, bir yere çarpma gibi kazalara pek rastlanmayan bir spor olması da önemli.Bir diğer güzel tarafı , özellikle son aylarda artık ağırlığı artan annenin suda kendini daha hafif hissetmesi ve rahatlaması , bu da annenin hem fiziksel hem de ruhsal anlamda daha iyi hissetmesini sağlıyor. 

Gebelik egzersizlerine başlama zamanı, süresi ve dikkat edilecek noktalar;
·         Gebelikte egzersizlere 4-5. ayda başlanmalıdır.
o   Düşük riski iyice azaldıktan sonra.
o   Egzersizlere başlamadan önce ve hangi egzersizlerin yapılacağı hakkında kesinlikle uzmana danışılmalıdır. 
·         Egzersizler tıbbi bir riski olmayan tüm sağlıklı gebelere önerilir.
o   Vücudu esnetir.
o   Kan dolaşımını hızlandırır.
o   Doğumun daha kolay yapılmasını sağlar.
o   Kilo alımının daha kontrollü olmasını sağlar.
o   Anne adayının herhangi bir risk durumu söz konusu değilse ve doktor olurunu verirse, anne önceden alışık olduğu pek çok sporu veya işe bağlı çalışma koşullarını devam ettirebilir (koşma, yüzme ve hatta ağırlık kaldırma gibi)
·         Egzersizler her gün yapılmalı, ilk zamanlar her hareket 2-3 defa ve 5-10 dakikalık süreyle, sonraları günde 15-20 dakikaya kadar yapılmalıdır.
·         Egzersiz yaparken odanın iyi havalanması, rahat elbiseler giyilmesi ve mesanenin(idrar kesesi) boş olması gereklidir.
·         Her hareket arasında tam gevşeme sağlanmalıdır. Hareketler aşırı yorgunluk hissi yaratmamalıdır.
·         Herhangi bir ağrı anında egzersiz hemen bırakılmalıdır.
Egzersiz sırasında ;
·         Aşırı sıvı kaybetmemeye yani çok terlememeye özen gösterilmeli, sonrasında bol su içilmelidir,
·         Çok sıcak ve nemli havalarda veya ateşiniz var ise egzersiz yapmamaya özen gösterilmelidir,
·         Açık havada yapılan egzersiz sırasında açık renk ve pamuklu giysiler seçlmeli,
·         Ve tabii hamilelik esnasında alınması gereken ekstra kalorinin alındığından emin olumalı
Gebelikte duruş ve hareketler konusunda bilinmesi gereken önemli kurallar:
·         Dik Durma: Gebelik süresince dik oturmak / yürümek ve sırta fazla yük bindirmemek sırt ağrılarının önlenmesi açısından çok önemlidir.
·         Eşya Tasıma: Yerden bir şey kaldırırken dizleri büküp sırt dik tutmaya çalışılmalıdır.
o   Yüksek bir yerden eşya indirmeye çalışılmamalıdır. Belin korunması açısından ağır kaldırılmamalıdır.
·         Günlük İşleri Yaparken: Yere yakın çalışmaya özen gösterilmelidir.
o   Ayakta beli bükerek öne eğilmek yerine dizlerin üzerine oturarak ev işleri yapılmalıdır.
·         Yatarken: Gebeliğin sonlarına doğru bir bacağı küçük yastıklarla destekleyerek yatılmalıdır.
o   Başın altına çok fazla yastık konulmamalıdır.
o   Son aylarda sırtüstü düz yatılmamalı, bu şekilde yatış bebeğe giden kanı, dolayısıyla oksijeni azaltır.
o   Bunun yerine sol yan pozisyon tercih edilmelidir.
 
  
Gebelik Döneminde Beslenme
Gebelikte fazla kilo almamak için kesinlikle zayıflama diyeti yapılmamalıdır,Bir gebenin ortalama günlük kalori ihtiyacı normalde alınan kalorinin sadece 300 kkal kadar fazlasıdır , yani normal kiloda hamile kalmış bir gebe ,günde yaklaşık 1900-2500 kkal kadar alsa yeterli olacaktır.Gebelikte beslenmenizde, şeker ilaveli hazır gıdalardan ve katı yağ kullanımından kaçınmanız kilo kontrolünüzü sağlamanıza yardımcı olacaktır
Neler yapılabilir?
·         Öğün atlamadan sık sık ve azar azar beslenmelidir.
·         Et ve et ürünleri, kuru baklagiller: Protein, demir, B vitamini ve çinko yönünden zengindir.
o   Her gün 2 öğün
·         Süt ve süt ürünleri: Kemik ve dişlerin yapısını oluşturan kalsiyumun en iyi kayna- ğı, süt, yoğurt, peynir, kefir gibi gıdalardır.
o   Her gün 2 öğün
·         Ekmek ve tahıllar: Temel enerji kaynağıdır.
o   Her öğünde az miktarda tüketilmelidir.
o   Tam buğday ekmeği, tahıllı ekmek ya da köy ekmeği tercih edilmelidir.
·         Sebze ve meyveler: A ve C vitamini gereksinimi bu gruptan karşılanır.
o   Günde 3-4 öğün yenmesi gerekir.
o   Bu grup gıdalar bağırsak faaliyetleri açısından da bol tüketilmelidir.
o   Gebelik döneminde sindirim ve boşaltım sistemi daha yavaş çalışmaya başlar, bu sebeple bu sistemlerin kolay çalışmasını sağlayan sebze ve meyvelerin düzenli tüketilmesi çok önemlidir.
·         Kuru meyveler ve kuru yemişler: Enerji kaynağıdır.
o   Demir ve kalsiyum açısından zengin olup bağırsak faaliyetleri için de gereklidir.
o   Bebeğin anne karnında sağlıklı bir şekilde kilo almasına da katkıda bulunurlar.
·         Su: Günde 2,5 - 3 lt (10 -15 bardak) su içilmelidir.
o   Hem annenin hem de bebeğin metabolizmasının çalışması için gebelik döneminde annenin günlük olarak yeterli su tüketimi çok önemlidir.
o   Anne karnında bebeğin içinde bulunduğu amniyon sıvısının da sürekli olarak yenilenip temiz kalması açısından gebelik döneminde günlük olarak annenin yeterli su tüketmesi çok önem taşımaktadır.
Gebelikte özellikle:
·         Çay ve kahve gibi içecekler kansızlık ve çarpıntı yapacağından az tüketilmelidir.

Önemli Not:Bazı uzmanlar gebelikte kahve tüketiminin sadece 2 fincan kadar olmasında bir sakınca görmezken, bazı uzmanlar ise gebelikte kesinlikle kahve içilmesini önermiyor çünkü kahvede bulunan kafeinin en az nikotin ve alkol kadar zararlı olduğunu ve bunun bebeğin kalp atışlarını hızlandırabileceği için içilmemesi gerektiğini belirtiyorlar.Ayrıca kafein vücuttaki demiri de emdiğinden , annenin demir rezervlerini azaltacaktır.
Bu konuda özellikle gebeliğinizi takip eden kadın hastalıkları ve doğum uzmanınıza danışmanız ve onun rehberliğinde hareket etmeniz önemli.

·         Demir yönünden zengin (et, balık tavuk, yumurta, kuru fasulye, nohut, mercimek, karaciğer, dalak, üzüm, ceviz, pekmez, kayısı) gıdalarla daha çok beslenilmelidir.
·         Tek besin ağırlıklı (sadece kara lahana gibi) beslenmemelidir.
·         Anne ve bebeğinin sağlığı için yaşam boyu iyotlu tuz kullanılmalıdır.
·         Oruç tutulması sakıncalıdır.
Çünkü anne uzun süre aç ve susuz kalırsa şeker ve tansiyon değerlerinde ani düşüş ve yükselmeler olur. Bu da hem annenin hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkiler.
o   Ayrıca annenin uzun süre aç ve susuz kalması bebeğin yetersiz besin almasına ve annede var olan besin depolarını kullanmasına sebep olur. Bu durum annenin sağlığını olumsuz yönde etkiler.

İlaç Kullanımı
Gerekli olmadıkça ilaç kullanılmamalı, parasetamol grubu ilaçların bile tam etkisi bilinmemektedir, eğer bir hastalığınız olursa öncelikle uzman doktorunuza başvurmalı ve ona gore ilaç kullanmalısınız

Alkol Kullanımı
Bebeğin beyin gelişimine zarar verebilecek olan Fetal Alkol Sendromu yapabileceğinden alkol alınmamalı veya doktor önerisine göre sınırlandırılmalıdır

Sigara Kullanımı
Bebeğin büyüyen beynine giden kan akışını ciddi olçüde sınırladığından hiç kullanılmaması önerilmektedir, ayrıca nikotin annenin ve dolayısı ile bebeğin kalp atışlarını hızlandıracağından  anneye ve bebeğe zarar verebilir.


Kan Basıncının Dengede Tutulması
Kan basıncının yüksek olması plesentadan bebeğe yeterli kan akışının olmasını engelleyecektir, gebelik boyunca doktor kontrolü ile kan basıncı dengede tutulmaya  çalışılmalıdır


Balık  Yağı Takviyesi
İçerdiği yağ asitleri sebebi ile beyin gelişimde önemli rol oynadığından doktorunuzun tavsiye ettiği balık yağı takviyesini kullanabilirsiniz.
Bunların yanında güneşe çıkıp D vitamini almanın ve elbette stressiz bir ortamda gebeliğinizi geçirmeye çalışmanın da bebeğinizin sağlıklı gelişmesine mutlaka desteği olacaktır.Eğer stresli bir işte çalışıyorsanız erken izin almanız uygun olabilir.
Sevgiyle Kalın:)



Yaşlanan Nüfusla Artan Alzheimer

Bu güne kadar genelde gebeler , anneler ve bebekler üzerine yazdım, fakat biraz da yaşlılık ve bu süreçlerle ilgili yazmak gerektiğini düş...